16 Haz 2022 – Özgür KARATAŞ
Havacılık, gerek ekonomik hacmi gerekse yazılı çalışma kültürü dolayısıyla güçlü bir endüstri sektörüdür. Dünya genelinde onbinlerce çalışanı olan bu sektör, ağırlıklı olarak “beyaz yakalı” insan kaynakları kullanmaktadır. Hava taşıtlarının üretilmesinden, terminal operasyonlarına kadar büyük bir ekonomiyi taşıyan bu işgücü, ekonomik anlamda da önemli bir küresel kapasiteyi yönetmektedir.
Havacılık endüstrisinin eğitim-öğretim desenine bakıldığında, uzun yıllardır hizmet veren lisans programlarının pek çoğunun hava taşıtlarının üretilmesi ve tesis/işletme yönetimi gibi alanlarda yoğunlaştığı gözlenmektedir. Uçak mühendisliği, uzay mühendisliği, havacılık mühendisliği, havacılık yönetimi gibi isimler altındaki lisans bölümleri bunlara örnektir.
Herhangi bir sivil havacılık otoritesi, havalimanı işletmecisi veya havayolu işletmesi baz alındığında; insan kaynakları listesi incelenirse, seyrüsefer, uçuş planlama, denetim, sertifikasyon vb. pek çok alt birim yapılanmasında, personelin lisans mezuniyet derecelerinin olağanüstü bir çeşitlilik arz ettiği gözlenebilmektedir. Bu çeşitlilik, gelişmiş ülkelerde doğrudan Havacılık için kurulmuş fakültelerin uzmanlaşmış bölümlerinden mezunların oranı ile belirginleşirken gelişmekte olan ülkelerde daha farklı bir görünüm sergilemektedir. Esasen dikkat çeken bir diğer husus da havacılık endüstrisi çalışanlarının, hangi ülkede yer alırsa alsın; başta İngilizce olmak üzere yabancı dil kullanabilen ve kendi ülkesindeki insan kaynakları havuzunda birden fazla iş seçeneği olduğu halde bu endüstriyi daha küresel ve güçlü bularak tercih eden kişiler ile beslendiği gerçeğidir.
Havacılık endüstrisine mühendislik hizmetleri sağlayan; gerek otoriteler gerekse işletmeciler için en önemli konulardan birisi, ileri mühendislik uygulamalarıdır. Bu uygulamalar günümüzde; rota optimizasyonundan, çevre dostu çözümlere, ticari verilerin rekabetçi analizinden, teknolojik güvenlik ve emniyet sistemleri geliştirilmesine kadar geniş bir yelpazede açılmaktadır. Bu kadar farklı uygulama alanı için, tüm paydaşların önünde önemli bir insan kaynağı temin sorunu mevcuttur. Bu sorunun giderilmesi için ICAO başta olmak üzere Eurocontrol, EASA, ACI gibi kuruluşların sürekli mesleki eğitimler ile uzun yıllardır sektöre insan kaynağı yetiştirilmesi yönünde katkıları gözlenmektedir. Nitekim pek çok düzenleyici denetleyici otorite de bu gibi eğitimleri almış olmayı, insan kaynağı akreditasyonunda zorunlu yeterlilik koşulu olarak aramaktadır.
Kanaatimizce havacılık endüstrisi, insan kaynağı anlamında, disiplinlerarası bir sektör olmaya kuşkusuz devam edecektir. Bu renklilik, çeşitlilik sektör olarak havacılık için ilerici ve inovatif olmanın temel destekleyici unsurlarından birisidir. Bununla birlikte, Mühendislik Fakülteleri altındaki bazı bölümlerde havacılık endüstrisine yönelik olarak, özel programlar uygulanmasında fayda görüyoruz. Bitirme projeleri, yandal, çift ana dal, yüksek lisans programları gibi klasik mekanizmalar kullanılarak havacılık için özelleştirilmiş ve özendirilmiş programlar geliştirilerek mühendislik için insan kaynakları zenginleştirilebilir. Bunlar haricinde ulusal veya uluslararası otoriteler eliyle mesleki öğrenimin endüstriye özgülenmesi için farklı ve daha çekici metodlar geliştirilmesinde de faydalar vardır. Bu amaçla sektörel paydaşların “eğitim öğretim insan kaynakları” başlıkları altında düzenli olarak verilerine/görüşlerine başvurulmasını ve bu görüşler dikkate alınarak ulusal/küresel stratejiler uygulanmasını öneri olarak paylaşıyoruz.